Öncelikle, bloğumu ziyaret ettiğiniz için teşekkür ederim.
Sayfama hoş geldiniz...
Hayatı hep masal gibi görmeye çalıştığımdan sanırım, kendimden masalsı bir ifadeyle bahsetmek etmek istiyorum.
Bir varmış, bir yokmuş...Sonsuz zaman içinde bir evren varmış.
Evren kocamanmış, dipsiz bir kuyu gibiymiş de içindekileri tam olarak kimse bilmezmiş...
Büyük bir enerjiden ibaretmiş kimilerine göre, ışık gibi, ses gibi...
Kimilerine göre, Tanrı varmış evrenin bütününde....
Her şey, O'ndan gelip O'na dönermiş.
Ve bir Dünya varmış evrenin içinde...
Yer, gök, deniz birleşmiş, kol kola yaşar giderlermiş...
Çeşit çeşit canlılar yaşarmış. Çok güzelmiş dünya, içinde barındırdıklarıyla, çeşitlilikleriyle...
Zaman, yaşam, hep bir döngüdeymiş, dengedeymiş... Yani kendi halindeyken öyleymiş.
Canlılar doğar, büyür ve ölürlermiş.
Yıllar geçermiş, döngüler sürermiş... Yeni gözler açılırmış zaman içinde, bazıları kapanırmış...
Yeni sesler gelirken, bazıları gidermiş. Mutlulukla hüzün hep kol kolaymış...
Yıllardan bir gün bende gözlerimi açmışım bu dünyaya....
Yıl 1985... Ve benim masalım başlamış...
Yaşamdaki sesimden masalım;
Çanakkale'nin şirin bir ilçesinde geçti çocukluğumun en güzel yılları.
Teknolojiden uzak zamanlarda...
Çocukların sokaklarda oynadıkları, kendi oyunlarını yarattıkları zamanlarda...
Taşla, toprakla oynadıkları, hayaller kurdukları zamanlarda...
Çamurla oynamayı çok severdim ben. Çamurdan tabaklar yapardık arkadaşlarla, toprak fırınlar yapardık sonra, hayali ekmeklerimizi pişirirdik, baharatlarımız kırmızı ve beyaz kiremitlerden olurdu, onları ezer ezer toz yapardık, hayali yemeklerimizi süslerdik ve yerdik.
Ve taşlar. Çok severdim taşları - her biri birbirinden farklı, o güzelim benzersiz taşları.
Ceplerimde hep taş dolu olurdu, biriktirmek için toplardım yollardan.
Yollar inşa ederdik taşlardan. Arabalarımız olurdu büyüklü küçüklü, yine taşlardan...
Evcilik oyunlarımızı bu yolların etrafına kurardık.
Kesin bir işletmemiz olurdu, bir şeyler satardık. Ve tabi ki paralarımız da olurdu - gazete kağıtlarından...
Anneannemin bahçesindeki incir ağacında - hayali uçağımızda - pilotluk yapmak ise ayrı bir keyifti.
Pilot olmak için yarışırdık hepimiz.
Bisiklete binmeye başladığımızda ve bunu oyuna döndürdüğümüz zamanlarda, sokak aralarını çizerdik hep renkli tebeşirlerle. Tabi kavşaksız yol olur mu ve kavşakta bir de trafik polisi...
Bisikletlerimizin plakaları da olurdu ve park yerleri...
Akşam ezanıydı eve giriş saatimiz.
Ve akşam ebesi, günün son eğlencesi, kahkahalar sokaklarda...
Ve salıncak... Salıncağa binmeyi hep çok sevdim. Şarkı söylemeyi de öyle...
Ellerimizde hayali mikrofonlar sokakları şenlendirirdik.
Yediğim çikolatalardan hep alerji çıkarırdım çocukken... E tabi, hafif tombiş bir çocuktum.
Dağ çileği, can erik ve dut, çocukluğumun meyveleri, tadıyla kokusuyla... Ve çilek reçeli...
Çocukluğumun çizgi filmleri; Taş devri ve Jetgiller (bir geçmiş, bir gelecek zamandan)...
Bir de klasik "büyüyünce ne olacaksın?" sorusu var tabi herkese sorulan.
Ben Astronot olacağım derdim çok küçükken - yıldızları, ayı ve gökyüzünü çok severdim çünkü.
Sonra bir belgesel mi izledim nedir, uzayın derin siyahlığından korktuğumu hatırlıyorum.
Ve doktor olmaya döndü isteğim.
Halk oyunları, tiyatro ve bir sürü etkinlikle oldukça renkli geçen okul dönemim, lise çağına geldiğimde nasıl olduysa, ev-okul-dershane üçgeni arasında sıkışıp kaldı, bu belki de biraz şehrin (1999-2003 Kütahya'sı) yansımasıydı, belki de dönemin (dershanelerin öğrencilerin hayatına girdiği).
Bir dönem tiyatro ve müzikle ilgilensem de, çok sosyal bir lise çağı değildi bana göre.
Ama güzel dostluklarım oldu.
Lise döneminde mimar olma hayalim, mühendisliğe döndü.
Yıl 2003, üniversite için Eskişehir'e geldim. Yeni bir macera başladı benim için.
Ne şanslıyım ki, maceramın en başında, hayat arkadaşımla tanışmışım.
Yeni arkadaşlıklar, dostluklar, dersler, ödevler, bolca çizim derken, acısıyla, tatlısıyla dolu dolu bir dört yıl çabucak geçti gitti.
Yıl 2007, ve ben büyüyünce makine mühendisi oldum :)
Yıl 2008, Eskişehir de işe başladım. Çok çalıştım, severek çalıştım.
İş yaşamının içinde kaybolmamalı, bir şeyler yapmalı derken; yolum çeşitli vakıf, dernek ve kuruluşlardan geçti;
- Aiesec (Türkiye İktisadi ve Ticari İlimler Talebeleri Staj Komitesi Derneği)
- TEGV (Türk Eğitim Gönüllüleri Vakfı),
- ESDIT (Eskişehir Dağcılık İl Temsilciliği),
- Aktiffelsefe Yeni Yüksektepe Kültür Derneği,
- JCI (Junior Chamber International - Genç Liderler ve Girişimciler Derneği),
- EFSAD (Eskişehir Fotograf Sanatı Derneği) gibi..
Bu süreçte, güzel insanlarla tanıştım dünyanın ve ülkemin farklı yerlerinden, yeni dostluklar kurdum.
Gönüllülük bilinci edindim. Eğitimler aldım, kamplara katıldım.
Kendime bir şeyler kattım ve başkalarına katkıda bulunmak için çalıştım, çeşitli projelerde yer aldım.
Çocukları tanıdım, kendimi tanıdım. Çocuklara olan sevgimi, sabrımı, öğretmeye olan tutkumu keşfetme fırsatım oldu.
Yürümeyi, doğaya olan sevgimi keşfettim. Kar, kış, soğuk demeden, dağlarda ekip olarak, sessizce belli bir ritimde yürümek, temiz hava almak şehirden uzak....Ve huzur...
Felsefeyle ilgilendim. Farklı kültürel aktivitelerle çeşitlendirdim yaşamımı, çevremi.
İş hayatı, liderlik ve kişisel gelişim üzerine odaklandım. Çeşitli yöneticilerle, girişimcilerle tanıştım, gözlemledim.
Yaşamdaki bakış açımı geliştirmeye çalıştım.
Güzellikleri, anları, anıları ölümsüzleştirmek için bol bol fotoğraf çektim.
Yıl 2015...
Eskişehir'e geleli 12 yıl geçmiş. Eskişehir, olmuş benim ikinci memleketim.
İşimde geçmiş 7,5 yıl, acı tatlı bir dolu birikmişliklerle, tecrübelerle...
Bir gün, bir bakmışım, kocaman bir konfor alanı oluşturmuşum kendime, içinde yaşayıp gidiyorum.
Ve bu konfor alanından çıkmaya karar verip, kişisel yolculuğuma çıkıyorum.
Ve yıl 2016...
Halen yolculuğum sürmekte... Masalım devam etmekte...
Yolumda; bir dolu hayaller, uzun zamanlar, dolu dolu geçen anlar, seyahatler, düşünceler, kararlar, planlar, eylemler... Cebimde, biraz cesaret, biraz sabır, biraz hayal gücü...
Yanımda, sevdiklerim, ailem, hayat arkadaşım, dostlarım...
Kişisel değerlerimi (özgürlük, gelişim, dürüstlük) kaybetmeden yürüyorum keyifle, kararlılıkla ...
Mutlu masallarınız olması, sonsuz güzellikte yaşamlarınız olması dileklerimle...
Sevgiyle...
Deniz